Ilk olarak tanimlanan (1920) en yaygin görülen (özelikle kadinlarda %95) yeme bozuklugudur. Açlik durumu ve vücut agirligi ile karakterize bir hastaliktir. Bu bireyler düsük vücut agirligina sahip olsalar bile olasi bir kilo artisindan ciddi derecede endise ve korku duymaktadir. Vücut agirligi kaybi isteginin temel nedeni, bedenlerine karsi bir negatif tutum gelistirmeleridir. Bu durumun düsük benlik saygiyla birlesmesi tatminsizligi artirmaktadir.
Vücut agirliginin kaybini saglamak için;
Bireysel, ailesel ve sosyokültürel (özellikle yüksek ve orta) faktörler gibi çevresel etmenlerde hastalik gelisiminde etkilidir. Bazi toplumlardaki “zayiflik idealdir”, “mankenler sifir beden” algisi özellikle kadinlar üzerinde etkili olmaktadir. Ayrica bireylerde var olan obsesyon, mükemmelliyetçilik, düsük benlik saygisi da hastaligi tetiklemektedir. Ailede olan yeme bozuklugu ya da anksiyete sahibi olan bireylerin varligi, bu bireylerin vücut agirligi ile ilgili problem yasamasi AN süphesi olan bireylerde sorgulanmasi gereken risk faktörlerinden bir kismidir.Enerji aliminin kisitlanmasi ve enerji harcamasinin yüksek artisi vücut agirliginin kaybina yol açmaktadir. Görülen malnütrisyonda açlik sonucu bazal metabolizma hizi düsmektedir. Dinlenme metabolizma hizi %50-70 altina inebilmektedir. Agresif refeeding metabolik izlemi etkiliyerek sonuçlarin kötülesmesine neden olmaktadir.Beslenme durumunun takibinde albümin gibi proteinlerin plazma düzeyi takip edilmelidir. Aldesteron seviyelerindeki degisiklikler sivi tutulumuna neden olabilir. Bu durum vücut agirligi veya BKI’deki degisimlerin tahmin edilmesini engelleyebilir.
SEMPTOMLARI VE KLINIK BULGULARI